Sayfalar

ToolBars

Get our toolbar!

11 Haziran 2013 Salı

Instagram Kurucusundan Genç Girişimcilere Altın Değerinde 5 Tavsiye

Bugünlerde kimi çok sevdiği spor arabayı almak, kimi babasının ”senden bu gidişle adam olmayacak” gibi cümlelerine inat kendini kanıtlamak, kimiyse magazin programlarında gördüğü süslü ablalar ya da yakışıklı abiler gibi rahat yaşamak için tüm konsantrasyonunu o müthiş internet projelerine veriyor. Girişimcilerden azımsanmayacak kadarı da kendini göstermek ve kendi işini kurmanın verdiği özgüveni hücrelerine kadar hissetmek için bu yola baş koyuyor.
Diğer taraftan, uçsuz bucaksız umutlarla hayata geçen internet projelerinden birçoğu ne yazık ki start-up aşamasında rafa kaldırılıyor. Hayatın cilvesi mi diyelim, gerçekci analizleri yapamamak mı diyelim, nakit sıkıntısı mı diyelim, ne dersek diyelim önümüzde apaçık duran bazı gerçekler var.
Kafamızdaki işin gerçekten mükemmel,eşsiz, acayip para kazandıracak bir iş olduğunu düşünüyoruz. Hatta bazılarımız şöyle düşünüyor: ”Ya bunu acaba neden daha önce kimse düşünmemiş?” Kendi körlüğümüz çoğumuz için en büyük tehdit…
Geçtiğimiz ya da geçeceğimiz yollardan daha önce geçmiş, başarılı olmuş ve bu işten milyar dolar kazanmış genç bir adam var:
Instagram’ın kurucusu Kevin Systrom…
Instagram’ın başarısının altında yatan nedeni sadece şans faktörüyle açıklayan kişilere inat, Kevin Systrom genç girişimcilerle tecrübelerini paylaşarak başarısını şans olarak değerlendirenlere adeta cevap veriyor.
Ortağı olduğu projeyi piyasaya çıkaralı henüz 2 sene bile olmamışken, 1 milyar dolara Facebook’a satmayı başaran Kevin Systrom’un tavsiyelerine kulağımızı verelim:
1- Değişiklikten Korkmayın
Instagram’ın kurucu ortakları işe Burbn isimli bir check-in uygulamasıyla başladılar. Uygulama yoğun bir ilgiyle karşılaşmamıştı. Systrom uygulamayı kendisi kullandığında bile check-in kısmının fazla dikkat çekmediğini, kullanıcıların çektikleri resimlerin daha fazla ilgi uyandırdığını fark etmişti. Uygulamanın amacından saptığını fark eden Instagram kurucuları, neden sadece fotoğraf çekmek üzerine odaklanan bir uygulama yapmayalım ki diye düşündü ve Burbn’i yeniden kodlayarak bugün kullandığımız Instagram haline getirdi.
Systrom, bu konuda yaşadığı tecrübeyle ilgili olarak:
”Burbn’den edindiğim tecrübe işe yaramayan bir projede inat etmemektir. Popüler hale gelmeyen bir proje üstünde yoğunlaşmaktansa, ürünü geliştirmeye odaklanmak her zaman daha mantıklıdır.” dedi.
2- İyi Sonuç Almak İçin Büyük Bir Ekibe İhtiyacınız Yok
Systrom 2011 yılındaki bir röpörtajında, büyük bir ekip oluşturmaktansa küçük fakat işinde çok iyi olan bir ekip oluşturmanın daha avantajlı olduğunu söylemişti. Instagram’ın başarısının ardındaki en büyük nedenlerden birinin ”alanının en iyileri” ile çalışmak olduğunu paylaşmıştı. Systrom bir mülakatında şöyle demişti:
”Mükemmel ürünü ve şirketi ancak mükemmel çalışanlar yaratabilir.”
3- Yaptığınız İşi 30 Saniyeden Kısa Bir Sürede Açıklayabilmelisiniz
Systrom, yapılan işi kolay şekilde ifade edebilmenin çok önemli olduğunu düşünüyor. Instagram’ı piyasaya sürerken de çok yalın 3 hedefe odaklanmışt: Bunlar: Fotoğrafları güzelleştirmek, sosyal platformlarda paylaşılabilir ve hızlı yüklenebilir hale getirmekti.
Kendini kolay ifade etmenin önemine değinirken şu sözleri söylemişti:
”Günden güne ürünler karmaşıklaşıyor ve eğer piyasaya yeni bir ürün sürdüyseniz bu durum büyük bir sorun teşkil ediyor. Bu bir pazarlama problemi. Yaptığınız ne ise onu çok kısa sürede açıklayabilmelisiniz. Onlara 30 saniyeden az bir süre içinde neden ürününüze ihtiyaçları olduğunu anlatabilmelisiniz. Aksi takdirde, ilgilerini kaybedersiniz.”
4- Kazandığınızı Düşündüğünüzde Kaybetmeye Başlarsınız
Systrom rehavete kapılmamak konusunda girişimcileri uyarıyor ve ekliyor:
”Özellikle herkesin sizi sevdiğini düşündüğünüzde kazandığınızı sanarsınız ki bu çok tehlikelidir.”
5- Sizi Engelleyen Tek Kişi Kendinizsiniz
Dün sabaha karşı kendimle konuştum.
ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
yokuşun başında bir düşman vardı
onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum.
Bu sözler Systrom’a ait değil. Ünlü şair Özdemir Asaf’tan bir alıntı…
Systrom da konuyla ilgili olarak şunları söylemişti:
”Korku… İnsanları büyük şeyler yapmaktan alıkoyan en büyük neden… İnsanların tutkularını kovalayamamasının en büyük nedeninin korkuları olduğunu düşünürüm. Bence herkes yeni bir Instagram ortaya çıkarabilir, sadece biraz çılgın olmak gerekiyor.
Şöyle bir düşünsenize… Bugüne kadar başarabileceğiniz şeyleri yapmaktan sizi kim alıkoydu? Aslında en zorlu rakibimiz yine kendimiz değil miyiz?

8 Haziran 2013 Cumartesi

LeWeb Londra’da Airbnb’nin hikayesi ve paylaşım ekonomisi konuşuldu

Sizler için canlı olarak yayınladığımız ve medya sponsoru olduğumuz LeWeb Londra, ilk gününde günün ilk konuşmaları ile start aldı.
LeWeb’in kurucusu Loic Le Meur, Airbnb’nin kurucu ortaklarından Joe Gebbia ile konuştu ve bunun ardından da, Airbnb’nin topluluktan sorumlu yöneticisi ve E-staff üyesi Douglas Atkin sunumunu gerçekleştirdi.
Yapılan söyleşide ve sunumda, en çok öne çıkan konu ise paylaşım ekonomisiydi. Joe Gebbia ve Douglas Atkin, paylaşım ekonomisinin dünyanın daha iyi bir yer olması için önemli bir konu olduğunu aktardı.
Hatırlarsanız Airbnb geçtiğimiz yıl yeni bir tur yatırım almıştı ve uluslararası alanda büyümesini sürdürmeye çalışmıştı. Bu planlar kapsamında ülkemize gelen Airbnb temsilcileri, Türkiye planlarını ve Airbnb’yi de Webrazzi üzerinden paylaşmıştı.
Başlangıçta sadece 2 rezervasyon ile yola çıktıklarını aktaran Airbnb, bugün geldikleri noktada 2012 yılı sonu itibariyle, tam 4 milyon konaklamaya hizmet verdiklerini de yine verilerle açıkladı.
Joe Gebbia, girişimcilik ile de konuştu ve girişimciliğin, aslında iki noktayı farklı yollardan birleştirmek olduğunu dile getirdi. Gebbia, ayrıca geleceğin en önemli trendlerinden birinin offline ile online birleşimi noktasında nasıl bir tasarım ve kurgu yapılacağını görmek olduğunu dile getirdi.
Douglas Atkin, işin biraz daha paylaşım ekonomisi yönüyle konuştu. İşbirlikçi ekonomide bir sonraki adımın, paylaşım ekonomilerinin birbirine bağlanması olduğunu aktardı. Bu noktada benim bir örnek vermem gerekirse, mesela Airbnb üzerinden konaklayacağım yeri belirledim ancak benim bir de otomobilime ihtiyaç olduğunu varsayalım. Bu noktada, paylaşım ekonomisini destekleyen bu tarz servislerin birbirine bağlanması, bir sonraki önemli adım olacak.

Uygulama pazarı lideri iOS 4 ay sonra liderliğini Android’e kaptırabilir

Uygulama rekabetinde Apple’ın bir üstünlüğü olduğu biliniyor. Toplam uygulama sayısı ve toplam indirme rakamlarında da Apple’ın liderliğini görmek mümkün. Fakat özellikle son 6 aylık süreçte Android’de gözlenen büyük bir çıkış bu durumun değişmek üzere olduğunun sinyallerini veriyor.
Şu anda App Store’da yaklaşık 850 bin uygulama varken Android’de bu sayı 700 binin biraz üzerinde. Apple yakın zamanda toplam 50 milyar adet uygulama indirildiğini duyurmuştu. Android’in ulaştığı rakam ise 48 milyar. Yani Apple halen toplam indirmelerde halen 2 milyar adetlik bir farkı koruyor.
Aylık indirme sayılarına bakıldığında ise Android’in birkaç ay içerisinde toplam indirmelerde öne geçme ihtimali çok yüksek görünüyor…
Son rakamlara göre ayda indirilen iOS uygulama sayısı 2 milyar civarında. Android cihazlarda ise bu rakam 2,5 milyar olarak göze çarpıyor. Bu eğilimler aynı şekilde devam edecek olursa Android’in 4 ay içerisinde toplam indirmelerde iOS’u yakalaması muhtemel görünüyor.
Asymco'nun verilerine göre solda toplam indirme rakamları, sağda cihaz başına indirme oranları
Asymco’nun verilerine göre solda toplam indirme rakamları, sağda cihaz başına indirme oranları
Diğer ilginç bir nokta ise cihaz başına ortalama uygulama indirme sayıları. Burada Apple ciddi bir üstünlük sağlamış gibi görünüyor. Şu anda her bir iOS cihaz için ortalama indirilen uygulama sayısı 83’e ulaşmış durumda. Android cihaz sahipleri ise ortalama 53 uygulama indiriyorlar.
Fakat Android’in cihaz başına farkı kapatacak en önemli kozu piyasadaki toplam cihaz sayısı. Piyasada App Store’dan uygulama indirebilen toplam 600 milyon kadar Apple markalı cihaz bulunuyor. Google Play üzerinden uygulama indirebilen cihazların sayısı ise 900 milyon’da.
Yani cihaz başında daha az uygulama indiriliyor olsa da, toplam cihaz sayısının daha fazla olması Android’in pazarda üstünlüğü eline geçirmesi açısından en büyük kozu olarak öne çıkıyor.

Facebook arkadaşlarınızla 1GB’a kadar dosya transferi yapabilmenizi sağlayan Pipe yayında

Bugün size Pipe isimli bir uygulamayı tanıtacağız. Yazının devamında hakkında detayları bulabileceğiniz, Almanya merkezli bir ekibin elinden çıkan uygulama; Facebook üzerinde arkadaşlarınızla 1GB’a kadar dosya paylaşımı (aslında teknik olarak transferi) yapmanıza olanak sağlıyor. Üstelik gerçek zamanlı ve ücretsiz olarak.
Sürükle-bırak yöntemi ile Facebook’taki arkadaşlarınızla dosya paylaşmanıza olanak sağlayan uygulama, Facebook hesabınız ile uygulamaya giriş yapmanızdan başka bir şeye ihtiyaç duymuyor. Yani dosya tranferi yapacağınız arkadaşınızın paylaşımdan önce Pipe kullanıcısı olmasına gerek de yok.
Pipe CEO’su Simon ile uygulamanın detaylarını konuştuğumuzda Simon’un en dikkat çekici cümlelerinden biri de; Facebook’un 1 milyar kullanıcı ile dünyanın en büyük online platformu olmasına rağmen arkadaşlarınızla dosya transferi yapamamanın önemli bir eksiklik olduğunu söylemesiydi.
Simon’a Pipe’ı nasıl anlatacağını sorduğumuzda ise şöyle bir cevap aldık: “Pipe’ı ortaya çıkartmak için gerçekten çok çalıştık. Pipe’ı herkes kolayca kullanabilir, bunun için transferini gerçekleştirmek istediğiniz dosyayı sürüklemeniz yeterli. Arkadaşınızda Pipe yüklü olmasa bile bildirim geldiğinde Pipe’ı kullanarak dosyayı indirmesi mümkün.”
2011 Mart’ta bu fikir için yola çıkan Berlin merkezli Pipe ekibi şu an 10 kişinin üzerinde ve ekibin yarısı teknik kişilerden oluşuyor. Konunun teknik yanına da biraz girmek gerekirse Pipe üzerinde dosya transferleri tamamen Pear-to-Pear olarak gerçekleşiyor. Bu arada Pipe’da transfer edeceğiniz dosyalar için herhangi bir format kısıtlaması bulunmuyor.
pipe-dosya-gonderimiYukarıda da söylediğimiz gibi Pipe vasıtasıyla dosya transferi yapabilmeniz için karşınızdaki kişinin Pipe kullanıyor olmasına gerek yok. Ki bu da uygulamanın viral olarak hızlıca yayılmasına önemli bir etken olacaktır. Ayrıca Pipe’ın tamamen ücretsiz ve kullanımının kolay olmasının da söz konusu viral etkiye olumlu yansıyacağı kesin.
Diğer yandan Pipe’ın başta mobil platformlar olmak üzere genişleyebileceği çok sayıda alan bulunuyor. Dolaylı yoldan rakip olduğu Dropbox gibi dosya paylaşım platformlarının Pipe kadar direkt ve karşılıklı bir iletişim sunmadığı da kesin. Kısacası Pipe’ı 1GB’a kadar olan dosya gönderimleri için e-mail atmak veya USB kullanmanın alternatifi olarak kafanızda konumlandırabilirsiniz.
Tohum yatırımını alan ve ikinci yatırımın da yakın olduğunu paylaşan Pipe ile ilgili gelişmeleri size aktarmaya devam edeceğiz.
Son olarak Pipe’ı şu adresten deneyebilirsiniz.

Fotografik hafıza cihazı Memoto’ya yarım milyon dolarlık ön sipariş geldi

Kitlesel fonlama ile yola çıkan ve kullanıcılara bir fotografik hafıza cihazı sunan MemotoLeWeb Londra 2013′deki oturumlara katılan isimler arasındaydı. Paylaşım ekonomisi oluşturularak hayata geçirilen projelerden biri olan Memoto’nun CEO’su Martin Kallstrom dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Martin Kallstrom’un açıklamalarından önce Memoto’dan kısaca bahsedelim. Giyilebilir teknoloji ürünü olarak sayabileceğimiz Memoto, üzerinde bulunan 5 megapiksellik kamerayla 30 saniyede bir fotoğraf çekiyor.
Fotoğraflarla beraber fotoğrafın çekildiği konum ve zaman damgası paylaşılıyor. Fotoğrafları albümleyen Memoto’nun özellikleri arasında buluta depolamada bulunuyor. Memoto’nun çektiği fotoğraflara hem mobil cihazlar hem de bilgisayarlar aracılığıyla ulaşılabiliyor.

50 bin dolardan 500 bin dolara

Başlangıçta bir Kickstarter ile yola çıkmaya karar verdiklerini ifade eden Kallstrom, proje için 50 bin dolar hedeflediklerini söylüyor. Kallstrom,yaklaşık bir ay için hedeflediklerinin yaklaşık 10 katı kadar bir fon topladıklarını ve 500 bin dolara ulaştıklarını dile getiriyor. Kallstrom’un açıkladığı rakamlar arasında cihaz için verilen ön sipariş adedi de bulunuyor. Bu bilgiye göre geçen aylarda ön siparişe sunulan cihaz için şu ana ana kadar toplamda yarım milyon dolar sipariş talebi gelmiş durumda.
Kallstrom, Memoto’nun kullanıcıların değiştirebilecek nitelikte bir cihaz olduğunu öne sürüyor. Memoto’nun engellilerden, çocuklara kadar birçok yaş grubuna hitap edebilecek bir cihaz olduğunu belirten Kallstrom, insanların kendini ifade edebilmesi noktasına dikkat çekiyor.
Cihaz şu anda satışta değil. Ancak gelecek 1-2 ay içinde Memoto’nun raflardaki yerini alabileceğini paylaşalım. Cihazın ön sipariş fiyatı ise 279 dolar. Memoto hakkında daha ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

FutbolBurada.com: Futbol odaklı yeni nesil haber sitesi

Türkiye’de ve dünyada blog platformları yatırım çekiyor, yeni nesil blog platformları ortaya çıkıyor ve dijital yayıncılıkprofesyonel içerikler temelinde yeni bir yükselme çağı yaşıyor. Buna rağmen Türkiye’de içerik temelli bir girişime imza atmak halen bir cesaret işi. Futbolburada.com da bu cesareti belgeleyen nadir girişimlerden.
Ağustos 2012′de New York’tan İstanbul’a dönen Ömer Üçer, finans sektöründeki kariyerine girişimcilik rozeti takmak isteyen bir isim. 150 farklı fikir arasından tercih yapmak istediğinde Türkiye’nin en popüler 20 yerli sitesi içinde 13 genel haber sitesi, 3 tane de spor haber sitesinin yer aldığını görmüş.
Üçer, bu istatistiğe dayanarak ve Türkiye’deki futbol sevgisine güvenerek Futbol Burada’yı hayata geçirmeye karar vermiş. Bu hikayeyi de kendi blogunda uzunca anlatmış.
futbol burada futbol haber
Futbol Burada’da ne var?
Aybars Badur ile Riko.co‘yu kuran Ömer Üçer, Futbol Burada’nın öncelikle kullanıcı deneyimi ve kaliteli içeriğe odaklandığını söylüyor. Kullanıcıları da aktif olarak içerik üretimine dahil ediyor ve tabiri caizse yazarlar el üstünde tutuluyor.
Siteye üye olan kullanıcılar yazar olabildiği gibi okuyucu olarak yazarları takip etme şansına da sahip oluyor. MyFutbol sayfasından takip edilen yazarların içeriklerine kolayca ulaşılabiliyor. Yani Futbol Burada sadece bir haber-analiz sitesi olarak değil sosyal bir platform olarak hizmet veriyor.
futbol burada futbol haber 2
Bu noktada girişimin geliştirme sürecinde olduğunu, yakın zamanda oyunlaştırma gibi daha fazla sosyal etkileşimin kullanıcılara sunulacağını paylaşalım.
150 yazar ve tanıdık isimlerden yazılar
Futbol Burada, bu kadar sıcak ve hızlı bir dünyada elbette güncel haberlere de yer veriyor. Doğan Haber Ajansı’nın haberleri de resmi abonelik ile sitede yayınlanıyor. Sadece 1 aydır genele açılan site şimdiye kadar 150 yazara, 450 üyeye, 28 bin tekil ziyaretçiye ulaşmış.
Futbol meraklılarının tanıyabileceği Ali Ece, Bağış Erten ve Banu Yelkovan gibi futbol dünyasında tanınan isimlerin yazı gönderdiği Futbol Burada, şu anda ağırlıklı olarak Türkiye ve Avrupa liglerini takip ediliyor. Sezon başında geliştirme sürecinden çıkılması, iOS ve Android uygulamalarının hazırlanması planlanıyor.

Zipcar sadece Londra’da 1600 araç ile hizmet veriyor

Paylaşım ekonomisi temalı LeWeb Londra başarılı sunumlarla devam ederken, ikinci gününde en çok merakla beklenen oturumlardan birisi de Zipcar ile yapılacak söyleşiydi.
Bildiğiniz gibi Zipcar’ın adını son dönemde sıkça duymaya başladık. En son Avis tarafından 500 milyon dolara satın alınacağı söylentilerini aktardığımız Zipcar, yenilikçi bir araç kiralama ve paylaşım servisi. LeWeb’deki söyleşide Zipcar’ın Avrupa Başkanı Frerk-Malte Feller, TechCrunch Avrupa Editörü Mike Butcher’ın sorularını yanıtladı.
Frerk-Malte Feller, ilk olarak Zipcar’dan bahsetti ve Mike Butcher’ın sorusu üzerine, Zipcar’ın rakiplerinden ve klonlarından ayıran farklı noktaları anlattı. Zipcar’ın yenilikçilik konusunda önemli adımlar attığını aktaran Feller; pahalı otomobilleri, ucuz bir fiyata paylaşmayı yönetmenin, işlerinin en zor yanı olduğunu da dile getirdi.
Londra’da 1600 Zipcar aracı hizmet veriyor
Zipcar’ın Avrupa’daki üst düzey ismi Frerk-Malte Feller, Zipcar ile ilgili bazı veriler de paylaştı. Londra’da 1600 tane araç ile hizmet verdiklerini belirten Feller, bir sonraki sınavlarının hareketlilik olduğunu belirtti. Örnek vermek gerekirse, Londra’dan araç kiralayarak Manchester şehrine gitmek isteyen bir kullanıcıya hizmet vermek ve bunun yönetimi sağlamak, Zipcar için önemli ikinci adım olacak.
Paylaşım ekonomisi üzerine de konuşan Feller, paylaşım ekonomisinde insanların kendi araçlarına sahip olma gerekliliğinin bulunmadığının altını çizdi. Bir Zipcar aracının, 15 özel aracına bedel olduğunu ve 15 aracın yerine geçtiğini de açıkladı. Felfer, Volkswagen ve BMW gibi markaların, en çok ilgi duyulan ve kiralanan markalardan olduğunu da sözlerine ekledi.

İnternette her gün 500 bin fotoğraf yükleniyor, mobil dünya hızla büyüyor

İnternet girişimleri için ABD’nin önemli accelerator (hızlandırıcı) programlarından biri olan Entrepreneurs Roundtable Accelerator (ERA) hakkında siz Webrazzi okuyucularına daha önce çeşitli haberler iletmiştik.
NYC merkezli program, bu Mayıs ayında 2013 kış dönemini sonlandırmıştı. ERA bugün yaptığı açıklamada 2013 yaz dönemini duyurdu. 1200′ün üzerinde başvurudan 10 tanesini olumlu olarak değerlendirip programa dahil eden ERA, söz konusu girişimlere 40 bin dolar tohum yatırımı da yapacak.
ERA girişimlere yaptığı tohum yatırımın haricinde ortak bir ofis alanı, hukuksal danışmanlık ve 200 kadar kişiden oluşan mentör ekibinin katkılarını da sunuyor.
ERA’nın 2013 yaz dönemine katılmaya hak kazanan girişimleri hemen aşağıda sizlerle paylaşıyoruz.
admittedlu-logoAdmitted.ly özetle öğrencilerin kendileri için uygun olan üniversiteyi bulmasına yarıyor. Kişilik ve psikoloji temelli bazı testlere dayanan bir sistem inşa eden girişim; öğrencilerin bütçe, lokasyon, hedef ve ilgileri doğrultusunda kendileri için uygun bir üniversite tercihi yapmasına yardımcı oluyor.
agolo-logoAgola Twitter’ı merkezine koyan, üçüncü parti bir servis. Kullanıcılarına Twitter üzerinde sorulan soruları ve bu sorulara verilen yanıtları sunan uygulama, bir anlamda kelime işleme ve semantik-web gibi konularda önemli bir altyapı sağlamak istiyor.
closet-dash-logoClosetDash adından da anlayabileceğiniz gibi kadınların modayı takip etmesini ve platform üzerinden alışveriş yapmasını sağlıyor. ClosetDash’te alışveriş yapmak istediğiniz kategoriyi seçtikten sonra beden ve renk gibi seçimlerinizin ardından sade ve basit bir tasarımda ürünleri inceleyebiliyorsunuz.
gigzolo-logoGigzolo yazarlar, fotoğrafçılar ve müzisyenler için bir pazar yeri olarak konumlanıyor. Platformda sanatsal performans gösterecek olan kişileri; online konuşma, fiyat kıyaslama, galeriler ve yorımlar ile seçebilmek mümkün.
machinio-logoMachinio kullanılmış veya sıfır durumda olan endüstiriyel araç ve makinalar için bir arama motoru. Platform bünyesinde şimdiden yarım milyon içerik bulunduruyor.
metropolist-logoMetropolist fikir olarak duymaya çokca alıştığımız bir noktaya dayanıyor: sosyal tavsiye sistemi. Metropolist’te arkadaşlarınızın veya platformda bulunan ve sizinle aynı zevkleri paylaşan diğer kullanıcıların tavsiyeleri doğrultusunda yeni mekanlar keşfedebiliyorsunuz.
nutmeg-logoNutmeg öğretmenlere daha kolay bir şekilde sınav, quiz ve ödev hazırlama şansı sunuyor. Nutmeg’de öğrenciler analiz edilerek soru bankasından öğrenci bazlı soru çekmek mümkün.
piiku-logoPikuu için insanların video izleyerek para kazanmasını, daha doğrusu ücretli bir hizmeti ücretsiz kullanmasını, sağlayan yeni nesil bir video reklamcılığı platformu diyebiliriz.
rockerbox-logoMobil temelli bir girişim olan Rockerbox, ürün keşfetme konusunda yeni bir açılıma imza atıyor. Akıllı sistemi ile kullanıcılarına ilgilenebilecekleri ürünleri listeleyen girişim, mobil alışveriş alanında hizmet veriyor.
tapactive-logoİnternet ve mobil alanda spor konulu çok sayıda girişim var. Tapactive ise insanları kendi istedikleri alanlarda, hatta evlerinde spor yapmalarına olanak veriyor. Platform üzerinde takvim uygulaması ve arkadaşlarınızı davet etme gibi özellikler de var.

26 Mayıs 2013 Pazar

E-Ticaret siteleri için Google’dan yeni Algoritma Yolda

E-Ticaret siteleri için Google’dan yeni Algoritma Yolda
Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen SXSW konferansına Matt Cutts’un E-Ticaret siteleri için yaptığı açıklamalar darbe vurdu. E-Ticaret sitelerinin izledikleri farklı politikalar ve manipülasyon çalışmalarının farkında olduklarını belirten Matt Cutts; çok yakında sadece E-Ticaret siteleri için devreye girecek bir Google algoritmasının da sinyallerini verdi.

Kötü niyetli e-ticaret girişiminde bulunan web sitelerinin, iyi niyetli e-ticaret sitelerine oranla negatif SEO çalışmaları sayesinde Google aramalarında başarılı oluşu; başta Cutts olmak üzere Google ekibini bir hayli sinirlendirmişe benziyor. Matt Cutts’un haberini verdiği yeni algoritmada Google’ın özellikle E-Ticaret siteleri için, köklü değişiklikler yapacağının da sinyalleri verildi.

E-Ticaret sitelerine yapılan negatif SEO çalışmalarından bir tanesi de, birçok e-ticaret sitesinde satışa sunulan benzer ürünlerin fiyatlarının piyasa değerinin çok altında tutulması. Bu sayede tüketiciler; aradıkları ürünü ederinin altında bir fiyata satıldığı web sitesi hakkında gerek forumlarda, gerek kişisel blog sitelerinde, gerekse sosyal medya hesaplarında satış fiyatı düşük olan siteler hakkında sorular sormakta ve sitenin güvenliliğini araştırmaktadır. Ayrıca ürün fiyatlarının ederinin çok daha altında listelenmesi; o ürünün fiyat karşılaştırmalarını listeleyen web sitelerindeki ucuz ürün arama listelerinde ilk sırada çıkmasını sağlamaktadır. Bu politikayı uygulayan e-ticaret sitesi hem backlink, hem de ürün tanıtımı olarak rakiplerinin önüne geçmektedir. Doğruluğu tartışılmakta olan bu ve buna benzer tüm e-ticaret SEO çalışmalarının; Google’ın E-Ticaret sitelerine özel çıkarttığı bu algoritma ile son bulacağını düşünüyorum.

Özgün içerikle beslenen ve sürekli güncellenen web sitelerinden farklı bir SEO çalışması yürütülmesi gereken e-ticaret siteleri hakkında SEO çalışmaları kesinlikle uzman kurumlar tarafından yapılmalıdır. Google’ın yeni çıkartacağı bu algoritma; birçok e-ticaret sitesinin aramalarda çıkmamasına ve spam cezasına çarptırılmasına neden olacaktır.

Sosyal medya ile iş bulmak için 7 Yöntem

Sosyal medya ile iş bulmak için 7 Yöntem
Bu konu hakkında çok yazıldı, çizildi. Soru net: Sosyal Medya ile nasıl iş bulunur?
Sosyal ağlar  ”like” ve ”tweet” etmekten çok daha fazla anlam taşıyor. Sosyal medyada izleyelim, gülelim, üzülelim, paylaşalım ama şunu bilelim ki bu uçsuz bucaksız dünya, bize çok daha fazlasını vaat ediyor.
Yapılan son araştırmalara göre, insan kaynakları uzmanlarının %86′sı eleman alımı yaparken iş başvurusu yapanların sosyal medya profillerine bakıyor. Peki ”iş arayan” profilinden büyük resme baktığınızda ”sosyal medya ile nasıl iş bulabilirsiniz?”
Sosyal medya ile iş bulmak için 7 Yöntem

1- Twitter, Linkedin ve Facebook profillerinizde iş aradığınızdan bahsedin

Sosyal ağlardaki durum güncellemelerinizde nasıl bir iş aradığınızdan bahsedin. İş aradığınız bir dönemde arkadaşlarınız size yardım etmek isteyeceklerdir. Yardımdan öte, belki kendi yakınları da zaten sizin gibi birini arıyor olabilir. Dolayısıyla bir win-win durumu ortaya çıkar. Arkadaşlarınız Linkedin’de sizi tavsiye ederek, ya a Facebook’taki durum güncellemenizi paylaşarak size yardımcı olabilirler. Sosyal medyanın viral etkisi devreye girdiğinde sesinizi binlerce kişi duyabilir. Durum güncellemenizin paylaşılacağını varsayarak aşağıdaki ayrıntıları kapsayan bir ”güncelleme” paylaşın.
  •  Hangi İş Alanında ve hangi pozisyonda iş aradığınız
  • CV’nize ulaşılabilecek link (Bu konuya daha sonra değinilecek)
  • Samimiyetiniz göstergesi ve ”call to action” cümlesi. ( Diğer bir deyişle onların ne yapmalarını istiyorsunuz? Paylaşmalarını mı? İlgilenen işverenlerin e-mail adreslerini vermelerini mi vb.)
Örnek:
”………………… alanında iş arıyorum. CV’me …………………… linkinden ulaşabilirsiniz. Bu gönderiyi paylaşarak aradığım işi bulmamda bana yardımcı olabilirsiniz.”
Not: Eğer işaretliyse ”profilimi sadece arkadaşlarıma” göster ayarını mutlaka değiştirin. Aksi takdirde profilinize göz atmak isteyen işverenler profilinizi görüntüleyemez.

2- Linkedin Gelişmiş Arama Seçeneğini Kullanın

Linkedin profilinizi oluşturup beklemek size hiçbir şey kazandırmaz. Mükemmel bir özgeçmişiniz olsa bile fark edilmek zorundasınız. Linkedin’i proaktif kullanın. Eyleme geçin. ” Gelişmiş arama” sekmesinden  ”iş ilanları” kısmını seçin ve aradığınız pozisyon ile ilgili anahtar kelimeleri girerek ”ara” tuşuna basın.
Bu arada profesyönel bir Linkedin profili hazırlamak istiyorsanız işi ucuza kapatabilmek için:
  • Mükemmel bir ingilizceniz olmayabilir, o zaman Tureng Forum Çevirmen İlanlarına göz atın. Ucuz şekilde kaliteli çeviriler yaptırabilirsiniz.
  • Eğer çevirinizden hala memnun değilseniz  bir ”native işi sizin için denetleyebilir. Bu hizmeti ise Fiverr üzerinden 5 dolar karşılığında temin edebilirsiniz.

3- Profillerinizde CV linkinizi verin
Önceleri CV’ler sadece kağıt üzerinde olurdu. İnternetin yaygınlaşması ve kariyer.net, yenibiris.com gibi kariyer sitelerinin pazarda tutunmasıyla CV’lerimiz dijital mecraya kaydı. Linkedin ile birlikte CV’lerimiz sosyalleşmeye başladı. Fakat bu sitelerin hepsinin ortak özelliği statik CV üretmeleri. CV’nizi video gibi multimedya araçlarıyla zenginleştirerek görücüye çıkarmanız fark yaratan bir tarzınız olduğunu gösterir. Yapamamaktan korkmayın. Ücretsiz araçlarla profesyönel CV’ler hazırlayabilirsiniz. Tek yapmanız gereken isminizi içeren alan adını satın almak. Bu da 20 liradan fazla değil.
CV’nizi web sitesine nasıl entegre edeceksiniz?
Birçok ücretsiz araç olsa da en etkili 3 platform Wix, Blogger ve Tumblr. 3 platform için de hiçbir kod ya da yazılım bilgisine gerek yok.
  1. Wix: Wix sayesinde dinamik CV’nizi çok kolay bir şekilde yapabilirsiniz. Eğer birkaç adımda hazırladığınız sitenizi wix.com ile biten değil de özel bir alan adına taşımak isterseniz(kendiisminiz.com) senelik 25 dolar civarında bir ücret vermeniz gerek. Fazlasıyla profesyönel görünen bir CV için 25 dolar uygun bir rakam gibi görünüyor.
  2. Blogger: Google’ın ücretsiz blog servisi blogger’ı hepiniz biliyorsunuz. Blogger CV hazırlamak için gayet esnek bir arayüz sunabilir. CV’nizi blogger’da hazırladıktan sonra özel alan adınıza yönlendirebilirsiniz. Böylece yapmanız gereken sadece biraz para vererek alan adı satın almak.
  3. Tumblr: Son günlerde Yahoo’nun 1 milyarın üzerinde para vererek satın almasıyla dikkatleri üzerine çeken blog platformu Tumblr, CV hazırlamak için en kaliteli arayüzü sunuyor. Neden?  Çünkü sade görünümlü fakat bir o kadar da dikkat çekici temaları çok düşük bir fiyata satın alabiliyorsunuz.  Örneğin bu temanın fiyatı sadece 8 dolar. Aynı kalitede bir temayı WordPress altyapısı ile temin etmeyi düşünürseniz en az 20 doları gözden çıkarmalısınız.
Yok eğer ben tamamen ücretsiz olsun istiyorum diyorsanız Slideshare aradığınız araç. CV’nizi Microsoft Powerpoint aracıyla birkaç sayfa olarak hazırlayın. Daha sonra .ppt formatında hazırladığınız CV’nizi Slideshare.com’a girerek yükleyin. Slayt şeklindeki CV’nizin URL’si hazır.
Bu araçlardan faydalanarak CV’nizi oluşturduktan sonra özgeçmişinizin bulunduğu sitenin URL’sini tüm sosyal ağ profillerinize ekleyin. (Profil kısmına). Örneğin Twitter’a herkesin görebileceği şekilde CV linkinizi koyabilirsiniz. Eğer alan adınız fazla uzun ise kısaltmak için goog.gl veya bit.ly gibi bir araç kullanın.

4- Online İtibarınızı Yönetin
Artık gerçekte kim olduğunuz kadar önemli olan bir madde daha var. Google’da kimsiniz? Kendinizi hiç Google’da arattınız mı? Emin olun, çoğu işveren sizi google-lıyor. Bundan 10 sene önce bir bloga yaptığınız saçma bir yorum hala isminiz aratıldığında Google’da ilk sırada olabilir. Riski farketmelisiniz.
Bonus: En kolay şekilde Google’da isminiz aratıldığında istediğiniz sitelerin ilk sıralarda görünmesini nasıl sağlayabilirsiniz?
Online İtibar Yönetimi hakkında hazırladığım ücretsiz e-kitabı indirerek konuyu daha detaylı inceleme imkanınız olsa da bunun için  uygulayabileceğiniz en kolay yöntem sosyal ağlardaki profilllerinizin URL’lerini kendi isim ve soy isminizin yer alacağı bir URL ile değiştirmek. Yani Facebook, Linkedin ya da Google Plus gibi sosyal platformlar bir profil oluşturduğunuzda size isim ve soyisminiz dışında gereksiz rakamların yer aldığı URL’ler verir.
Bunları www.linkedin.com/isminizsoyisminiz, www.facebook.com/isminizsoyisminiz ve https://plus.google.com/isminizsoyisminiz şeklinde değiştirmelisiniz.
Bunu yapmak için Google’da ”Facebook URL değiştirme” ya da ”Linkedin URL değiştirme” diye arama yapın, aradığınız yanıtını bulacaksınız.
Bu formül neden işe yarıyor?
Bu formülün işe yaramasındaki en büyük neden ilgili sosyal ağların Google’ın gözünde aşırı değerli olması. Örneğin Linkedin.com’un pagerank değeri 9.
Dolayısıyla URL yapısında isim ve soyisminizin yer aldığı bir Linkedin profili oluşturduğunuzda Google isminiz ve soyisminiz aratıldığında profilinizi ön sıraya taşıyor. Kısaca Linkedin’in Pagerank değerinden faydalanmış oluyorsunuz. Böylece hakkınızda çıkan olumsuz bulduğunuz içerikler geri plana itiliyor. Büyüleyici değil mi?

5-  Yahoo Alerts, Google Alerts ve Twitter Alerts (Twilert ya da Tweetbeep)

Google, Yahoo ya da Twitter’da aramış olduğunuz iş ya da pozisyon ile ilgili ne zaman bir veri indekslense e-mail adresinize uyarı gönderebilir. Örneğin, Google alerts’e girip ”dijital pazarlama uzmanı aranıyor” anahtar kelimesini yazarak güncel içerik girişlerinin e-mailinize gönderilmesini isterseniz, ne zaman  ”dijital pazarlama uzmanı aranıyor” ile ilgili bir içerik girilse Google e-postanıza bildiri yapar. Aynı şekilde  ne zaman  ”dijital pazarlama uzmanı aranıyor” diye bir tweet atılsa Twitter aracı e-mail ile size bilgi verebilir.
O zaman tüm kombinasyonlarla ilgili ”alert” oluşturma vakti.
  •  dijital pazarlama uzmanı aranıyor
  •  dijital pazarlama uzmanı arıyoruz
  •  dijital pazarlama uzmanı arıyor
  •  dijital pazarlama uzmanı iş ilanı vb.
Eski yöntemleri bırakın. Belki de aradığınız iş size bir sosyal medya kadar uzak…